
Almanya’da nehirler çok önemlidir hatta öyle ki ülke içi nehir taşımacılığının en gelişmiş olduğu Avrupa ülkelerinden biri Almanya’dır. Nehirler yalnızca ülkenin ekonomisine taşımacılık ile katılmakla kalmıyor aynı zamanda Almanya’nın bir çok turistik şehrine de ev sahipliği yapmasıyla iç ve dış turizme de katkı sağlıyor.
Bu nehirlerden bir tanesi de Mosel. (Almanca Mosel, Fransızca Moselle) 545 kilometre uzunluğuyla Fransa’nın Vosges Dağlarından doğan ve Lüksemburg’u geçerek Almanya Koblenz’de Rhine nehrine katılan bir nehir. Bu nehrin geçtiği yerlerde Almanya’nın keşfedilmeyi bekleyen -ancak büyük şehirleri kadar popüler olmadığını düşündüğüm- bir çok irili ufaklı şehri bulunuyor.
Bu yazımda, bu yerlerden birisi olan Kröv’e götürmek istiyorum sizleri.

1) Mosel’de Romantik Bir Gemi Turu
Kröv, 2000 kişilik nüfusu ile ufak bir komün. Yaşadığımız yer olan Frankfurt’tan arabayla yaklaşık 2 saat gibi bir sürede ulaşabiliyorsunuz. Almanya’nın batısında Fransa ve Lüksemburg sınırına çok yakın. Şehri yürüyerek bir günde keşfetmeniz mümkün o nedenle yüz ölçümü olarak büyük bir yer olmadığını söylemeliyim. Ancak Kröv’ü güzel ve dinlendirici kılan bir çok özellik, bizim burayı çok sevmemizi sağladı. Yalnızca bir gün geçirmemize rağmen tekrar gitmek üzere listemize aldık. Şimdi bu güzellikleri göstermek isterim.Mosel’de Romantik Bir Gemi Turu

Kröv’de yapabileceğiniz aktivitelerden biri Mosel nehrini bir gemi turu ile keşfetmek. Kröv bu turlar için bir ara durak. Şehir salonunun (turizm danışma bürosunun bulunduğu yer) hemen ötesinde küçük bir bilet gişesi bulunuyor. Buradan geminin kaçta geleceğini öğrenebilir ve bilet alabilirsiniz. Mevsime göre ve hatta günün hava durumuna göre programlar değişebiliyor. O nedenle Internet’e çok güvenmemenizi, gişeden son bilgileri almanızı tavsiye ederim.

Biz Kröv’den kalkan, Traben-Trarbach’a giden bir sefer için bilet aldık. Aynı bilet bizi 1 saatlik bir aranın ardından tekrar Kröv’e getirdi. Bu bir saati de Traben-Trarbach’ı gezerek geçirdik ki Mosel üzerinde bir başka güzel şehir olduğunu söylemeliyim. Biletler kişi başı 21 Avro idi. Gemide sizi Mosel nehrinin harika manzarası ve dilerseniz bölgenin dünyaca meşhur Riesling üzümlerinden elde edilen beyaz şarapları bekliyor. Geminin oturma düzeni başarılı, hemen herkes pencere kenarı bir masa bulabiliyor. Eğer ayıracağınız 2 saatiniz varsa ve nehir gezilerinden hoşlanıyorsanız, bu tur şu ana kadar Avrupa’da katıldığım bir çok nehir turunun en huzurlusu idi.
2) Sonbahar Şarap Festivali
Kröv’ün şarap bağları ile ünlü olduğunu söylemiştim. Mosel boyunca uzanan bir çok şehir gibi burada da bağcılık ve şarap üretimi meşhur. Almanya’nın klasik “bira içen insanlar” klişesi burada yerini şaraba bırakıyor.
Sonbaharda, kıştan hemen önce, şehirde son bir şarap festivali düzenleniyor. “Sezon Kapanış Festivali” adı verilen bu etkinlikte tüm Kröv belediye salonunda toplanıyor ve şehrin ufak orkestrası eşliğinde şarkılar söyleyerek yerel şarapların tadına bakıyorlar.
Şehir ufak olduğu için salondaki insalar da orkestra üyeleri de birbirlerini tanıyor. Dolayısı ile samimi bir ortam söz konusu. Almanya’nın bir çok yerinde görmeye alışkın olduğumuz uzun masalara yanyana oturuyor insanlar. Korona döneminde parlak bir fikir miydi bilmiyoruz ancak girişte test kontrolü yapılmasına güvenerek biz de masanın birine oturuveriyoruz. Yanımızdakilerle kısa bir selamlaştıktan sonra kendi aramızda sohbete dönüyoruz. Akşamın ilerleyen saatlerinde müziklerin ve şarabın etkisi ile o uzun masadaki insanların hemen hepsi kaynaşıyor. Hem sağımızdaki hem solumuzdaki ailelerle kaynaşıyoruz biz de. Solumuzdakiler Köln’den gezmeye gelmişler. Sağımızdakiler de Hanover’den gelmişler. Kimin nereli olduğunun, nerden geldiğinin önemli olmadığı anlar çok keyifli sohbetlere gebe oluyor genelde.
Orkestra ufak bir bahşiş karşılığı şarkıların yer aldığı bir listeden istediğiniz bir parçayı da seslendiriyor dilerseniz. Toplanan para da orkestraya gelir olarak kalıyor. Biz de listedeki tek bildiğimiz uluslararası şarkı olan I Will Survive’ı istiyoruz ve başlıyoruz beklemeye. Çaldığında şarkıyı duymamış olacağız ki Kölnlü yeni arkadaşlarımız bize “Hey sizin şarkınız çalıyor!” diye sesleniyor sevinçle.
3) Traben-Trarbach’ta Kısa Bir Gezi
Yukarıda bahsettiğim üzere Kröv’den bir gemi turuna katılırsanız Traben-Trarbach’ı da görme şansınız var. Traben-Trarbach şehri Kröv’den daha büyük bir yerleşim birimi. Gemi turları burada 1-2 saat kadar mola verip Kröv’e geri dönüyorlar. Bu iki saatlik sürede Traben-Trarbach’ın ortaçağ kokulu sokaklarında kaybolabilir, pastanelerinden tatlılar alıp nehir kıyısında oturarak yiyebilir veya nehrin iki yanında sur gibi uzanan binaların teraslarındaki kafelerde bir şeyler içebilirsiniz.
4) Kapanış: Nerede Konaklanır?
Bu geziyi Cumartesi Kröv’e varış, konuk evine geçiş, öğleden sonrayı kapsayan gemi turu, tur sırasında kısa bir Traben-Trarbach gezisi, ve akşam Şarap Festivali şeklinde gerçekleştirdik. Haftasonu yapılacak bir kaçamak için yeterli bir aktivite yoğunluğu diye düşünüyorum. Daha fazlası yorabilirdi, sonuçta dinlenmek için tatile çıkıyor insan biraz da. Dolayısı ile daha fazla ayrıntıya boğmayacağım sizi. Eğer daha fazla şey yapmak istiyorsanız yamaç paraşütünden spaya, peynir tadımından doğa yürüyüşlerine kadar bir çok konuda bilgi alabileceğiniz bir turizm danışma ofisi de bulunuyor Kröv’de.
Ben son olarak -anılarımızda çok hoş bir yer edindiği için- kaldığımız konuk evinden bahsetmek istiyorum. Şehirde küçük de olsa otel de mevcut, ancak bizce konuk evinde kalmak da bir o kadar güzeldi. Kaldığımız konuk evini çok sempatik bir çift yönetiyordu. Bize üst katlarının tamamını verdiler. Ayrı bir anahtarımız ve ayrı bir girişimiz vardı. Oda çok sade ancak çok güzel dekore edilmişti. Banyosu çok temiz ve içerisi sıcacıktı. Kendileri kahvaltıda neleri yeyip neleri yemediğimizi sorarak bize özel malzemeler dahi aldılar. Bir konuk evi bunları sunmak zorunda değil neticede. Son olarak da bizi uğurlarken bize kocaman bir kese kağıdı dolusu kendi bahçelerinden topladıkları yaş ceviz hediye ettiler.
Konuk evine ödediğimiz ücreti düşününce ve sundukları kahvaltıyla güle güle hediyesini düşündükçe bazen soruyorum kendi kendime acaba bu işi hobi olarak insanlarla güzel ilişkiler kurmak için mi yürütüyorlar diye. Çünkü çok cüzi bir ücret karşılığı çok konforlu bir haftasonu geçirdik.
Bonus: Bu yazıdan aylar sonra bir Noel haftasında evimize tebrik kartı da atmışlar! 🙂
Kalmak isterseniz adresi buraya bırakıyorum: www.brueckenfelder-hof.de
Misafirperverliğiniz için teşekkürler Heinz ve Heitrud Stadfeld.